top of page

Troya

  • Yazarın fotoğrafı: Ümit AYDIN
    Ümit AYDIN
  • 2 Kas
  • 3 dakikada okunur

Efsane ve Gerçeğin Kesiştiği Yer: Kapsamlı Troya (Truva) Rehberi

ree

Merhaba gezi severler!


Dünyada çok az yer, adını duyduğunuz anda zihninizde bu kadar güçlü imgeler yaratabilir: Tahta bir at, "en güzele" sunulan bir elma, Aşil'in topuğu ve uğruna savaşlar başlatılan bir aşk... Burası, binlerce yıldır dilden dile dolaşan efsanelerin doğduğu yer: Troya (Truva).

Çanakkale sınırları içinde yer alan bu eşsiz bölge, sadece Homeros'un İlyada destanına konu olmuş bir mit değil, aynı zamanda 9 farklı medeniyetin üst üste kurulduğu, arkeoloji biliminin doğuşuna tanıklık etmiş gerçek bir antik kent.


Sizler için hazırladığımız video serimizde bu efsanevi toprağı üç aşamada inceledik: Önce hikayesini dinledik, sonra buluntularına ev sahipliği yapan muazzam müzesini gezdik ve son olarak antik kentin taş sokaklarında kaybolduk.


İşte bu üç videodan derlediğimiz notlarla, Troya'yı keşfetme rehberiniz.


Efsanenin Doğuşu (Her Şeyi Başlatan O Elma)


Troya'nın neden bu kadar önemli olduğunu anlamak için önce hikayesini bilmek gerek. Videomuzda da detaylıca anlattığımız gibi, her şey bir düğünle başlar.


  • Nifak Elması: Tanrıça Thetis ile ölümlü Peleus'un düğününe, "fesatlık" tanrıçası Eris davet edilmez. O da düğüne gelip ortaya üzerinde "En Güzele" (Kallisti) yazan altın bir elma atar. Bu elma, üç büyük tanrıça arasında bir güzellik yarışması başlatır: Zeus'un eşi Hera (güç ve krallık vaat eder), zeka tanrıçası Athena (savaşta zafer ve bilgelik vaat eder) ve aşk tanrıçası Afrodit (dünyanın en güzel kadınının aşkını vaat eder).

  • Paris'in Seçimi: Tanrıçalar, hakem olarak Troya Kralı Priamos'un oğlu, yakışıklı çoban Paris'i seçer. Paris, tercihini Afrodit'ten yana kullanır.

  • Kaçırılan Helen: Afrodit sözünü tutar ve Paris'in, Sparta Kralı Menelaos'un eşi olan dillere destan güzellikteki Helen'i kaçırmasına (veya Helen'in onunla kaçmasına) yardım eder.

  • 10 Yıllık Savaş: Karısı kaçırılan Menelaos ve abisi Agamemnon, tüm Akha (Yunan) ordularını toplayarak Troya'ya savaş açar. Savaş tam 10 yıl sürer. Destanlar, Aşil ve Hektor gibi yenilmez kahramanların mücadeleleriyle doludur.

  • Troya Atı: Savaşın galibi bir türlü belli olmazken, en zeki Akha komutanı Odysseus'un aklına o meşhur hile gelir: Dev bir tahta at inşa edip, içine en seçkin askerleri saklamak ve Troyalılara "barış hediyesi" olarak sunmak. Troyalılar atı içeri alır ve o gece, kenti içeriden fetheden Akhalılar tarafından yok edilir.


Modern Hazine Sandığı (Troya Müzesi)


Bu büyük efsanenin izlerini sürmek için ilk durağımız, 2018 Troya Yılı'nda açılan, dünyanın en prestijli müzelerinden biri olan Troya Müzesi.


Antik kentin girişinde yer alan bu yapı, daha dışarıdan sizi etkilemeye başlıyor. Mimar Ömer Selçuk Baz tarafından tasarlanan müze, paslanmış korten çelikten yapılmış dev bir küp şeklinde. Bu tasarımın iki amacı var: Hem paslı görüntüsüyle binlerce yıllık bir "buluntuyu" andırmak hem de yüksekliğinin, antik kentteki Troya VI katmanının sur yüksekliğine eşit olmasıyla tarihi bir referans vermek.


Müzeye girişiniz, size hikayeyi anlatan bir rampayla başlıyor. İçeride ise 7 ana başlık altında Troas (Troya bölgesi) arkeolojisi sergileniyor.


Müzedeki Başyapıtlar:

  • Poliksena Lahdi: Müzenin şüphesiz en sarsıcı eseri. Troya Kralı Priamos'un kızı Poliksena'nın, Aşil'in mezarına kurban edilişini anlatan kabartmalara sahip bu lahit, bölgede bulunan en önemli buluntulardan biridir.

  • Roma Heykelleri: Troya'nın Roma dönemindeki (Troy IX) önemini gösteren İmparator Hadrian ve Augustus heykelleri.

  • Troya Hazineleri (Hasreti): Videoda da bahsettiğimiz gibi, kenti bulan Heinrich Schliemann'ın "Priamos'un Hazinesi" adını verdiği paha biçilmez altın eserler, yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılmıştır (Bugün büyük kısmı Rusya'daki Puşkin Müzesi'ndedir). Müze, bu "kaybı" ve "hasreti" çok zarif bir şekilde, boş kaideler ve dijital sunumlarla ziyaretçiye hissettiriyor.


Taşın ve Zamanın İzinde (Troya Antik Kenti)


Müzeden çıktıktan sonra, efsanenin yaşandığı topraklara, yani Troya Ören Yeri'ne giriyoruz. Burası, ilk bakışta karmaşık görünebilir, çünkü Troya tek bir şehir değildir.


Burası, 9 farklı medeniyetin binlerce yıl boyunca üst üste kurulduğu bir höyüktür.

  • Schliemann'ın Yarası: Kenti gezerken, alanı yaran derin bir hendek göreceksiniz. Bu, kenti 1870'lerde kazan ve efsaneyi gerçeğe dönüştüren Heinrich Schliemann'ın, Homeros'un Troyası'nı bulma hevesiyle alttaki katmanlara hızla inmek için üst katmanları (ne yazık ki) tahrip ettiği yerdir.

  • Troya VI (Homeros'un Troyası): Gezinin en etkileyici kısmı burasıdır. İçe doğru eğimli, devasa ve ustaca örülmüş surlar... İşte burası, büyük ihtimalle Hektor'un savunduğu, Paris'in yaşadığı, 10 yıllık savaşa tanıklık etmiş olan zengin Troya katmanıdır.

  • Troya IX (Ilium Novum - Roma Katmanı): Romalılar, Troya'ya özel bir önem veriyorlardı. Çünkü soylarının, Troya yıkıldıktan sonra kaçan kahraman Aeneas'a dayandığına inanıyorlardı. Burayı "atalarının yurdu" olarak görüp, imparatorlar (Augustus, Hadrian) döneminde yeniden imar ettiler. Antik kentte göreceğiniz Odeon (müzik tiyatrosu) ve hamam kalıntıları bu Roma dönemine aittir.

  • Tahta At: Kentin girişinde sizi, içine tırmanıp fotoğraf çektirebileceğiniz dev bir tahta at modeli karşılıyor. (Bu atın, Çanakkale merkezde Kordon'da duran ve 2004 yapımı Troy filminde kullanılan at olmadığını, onun başka bir model olduğunu hatırlatalım.)


Troya, bir taştan çok daha fazlasıdır. İnsanoğlunun en eski ve en büyük hikayelerinden birinin geçtiği, arkeolojinin bilime dönüştüğü ve mitlerin gerçeğe dokunduğu bir yerdir. Önce müzesini gezip sonra antik kentinde dolaştığınızda, Hektor'un cesaretini, Aşil'in öfkesini ve Helen'in güzelliğini o taşların arasında hissetmemek imkansız.

 
 
 

Yorumlar


Explore with Hope On Hope Off

bottom of page